KONCUK: “ÇANAKKALE RUHU, MEMLEKET VE VATANSEVERLİKTİR, MİLLİYETÇİLİKTİR”

Programa Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Türk Haber-Sen Genel Başkanı Sedat Yılmaz, Türk Haber-Sen Genel Başkan Yardımcısı Tahir Karatop, Türk Eğitim-Sen Genel Merkez Yöneticisi, Genel Mali Sekreter Seyit Ali Kaplan, Türk Eğitim-Sen Kütahya Şube Başkanı Mehmet Karabekir ve yönetim kurulu üyeleri, Türk Eğitim-Sen Eskişehir 1. Nolu  Şube Başkanı Haydar Urfalı, Türk Eğitim-Sen Eskişehir 2. Nolu Şube Başkanı Gürol Yer ve yönetim kurulu üyeleri, Türk Eğitim-Sen Bursa 2. Nolu Şube Başkanı Fatih Gümüş ve yönetim kurulu üyeleri, Türk Sağlık-Sen Eskişehir – Bilecik Şube Başkanı Hüseyin Kararman ve yönetim kurulu üyeleri, Türk Yerel Hizmet-Sen Eskişehir – Bilecik Şube Başkanı Hasan Hüseyin Uygun, Türk Tarım Orman-Sen ve Türkiye Kamu-Sen Eskişehir İl Temsilcisi  Hüsnü Tuncer, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Türk Eğitim-Sen 2 Nolu Şube Baş temsilcisi Doc. Dr. Cihan Darcan'ın yanı sıra Söğüt Belediye Başkanı Halil Aydoğdu  katıldılar.

 

Saygı duruşunda durulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda ilk konuşmayı Şube Başkanı Ömer Yel yaptı. Yel; yaptığı konuşmasında Mart ayının özel bir ay olduğunu belirterek 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü, 12 Mart’ın İstiklal Marşının Kabulü, 18 Mart’ın Çanakkale Deniz Savaşı ve Şehitleri Anma Günü, 21 Mart’ın Nevruz Bayramı olduğunu ifade ederek tüm bayanların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladı. Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Bilecik Şube Başkanı Ömer Yel şunları aktardı:

 

“Mart ayı özel bir aydır. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 12 Mart İstiklal Marşının Kabulü, 18 Mart Çanakkale Deniz Savaşı ve Şehitleri Anma Günü, 21 Mart Nevruz Bayramıdır. Bu vesileyle tüm bayan arkadaşlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyorum.

 

Yel: “Bu günlerde sendikacılık adına da bir Çanakkale ruhuna ihtiyaç duyulmaktadır”

Bildiğiniz gibi bugün 18 Mart 2015. Çanakkale Zaferinin 100. Yıl dönümü. Böyle güzel bir günde Kuruluşun ve kurtuluşun beşiği Ertuğrulgazi Diyarı ilimizi onurlandıran Sayın Genel Başkanıma, çok kıymetli misafirlerimize ve siz değerli üyelerimize ayrıca teşekkür ediyorum. Tabi ki ben bugün sizlere Çanakkale Zaferini anlatmayacağım. Bize ne mutlu ki, Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim –Sen zaten milli duyguları gelişmiş insanlardan oluşmaktadır. Buradaki tüm arkadaşlarım Çanakkale Zaferinin ne anlama geldiğini çok iyi bilmektedir. 

 

Ancak, bu günlerde sendikacılık adına da bir Çanakkale ruhuna ihtiyaç duyulmaktadır. Maalesef memurluk kavramını yok etmek isteyen, iş güvencemizi elimizden almak isteyen bir siyasi erk ve ona memurları peşkeş çekmeye kalkan yapılara fırsat vermemek için tüm gücümüzle çalışmak zorundayız. Devlet dairelerinde, okullarımızda tüm kamu çalışanlarına memurlar üzerinde oynanmak istenen oyunları her çalışana anlatmak zorundayız. Benim sizlerden isteğim bu çalışmalarımızı yaparken aynı 100 yıl önceki, Çanakkale’deki ruhla hareket etmeniz. Unutulmamalıdır ki, inanan insanların başaramayacağı hiçbir şey yoktur.

 

“Türkiye Kamu Sen olarak yürüyüş ve devamında da miting yapacağız”

4 Nisan 2015 Cumartesi günü Ankara’da Ek Zammımı Unutma ve İş Güvenceme Dokunma diye haykırmak için Türkiye Kamu Sen olarak yürüyüş ve devamında da miting yapacağız. Şu ana kadar yazılan arkadaşlarımızla 3 otobüs doldurmayı garantiledik. Biz istiyoruz ki bu mitinge daha kalabalık katılalım. Aranızda ismini yazdırmayan arkadaşlarımız mutlaka vardır. Eğer o gün çok geçerli bir mazeretiniz yoksa mutlaka bu mitinge katılalım. Hemen şimdi isminizi ilçe temsilcilerimize veya şube yöneticilerimize yazdırınız.

 

Bildiğiniz gibi şu anda Genel Merkezimizin aldığı karar gereği öğretmen arkadaşlarımız okullarımızda nöbet tutmama eylemi yapmaktadır. Eyleme katılım ilimiz genelinde de oldukça iyi durumdadır. Üyeleri nezdinde zor duruma düşen malum bu yapının kaymak yiyici üst takımı şimdi de eylem kırıcılığı görevini üstlenmiş görünmektedir. Geride bıraktığımız günlerde, kendine sendikacı diyen birileri bazı ilçelerimizde nöbet tutmama eylemi yapan arkadaşlarımızın okullarını gezerek öğretmenleri derslerden alıkoymakta ve onları korkutmaya çalışmaktadırlar. Bunların birçoğu okul müdürüdür. Mesai saatinde görev mahallini terk ettikleri yetmiyormuş gibi bir de öğretmen arkadaşların derse girmelerini engelleyerek eğitim öğretimi de aksatmaktadırlar. Buradan görülüyor ki arkadaşlarda korku bacayı sarmış.  Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun.”

 

Yılmaz: “Çanakkale destanını yaratan şehitleri rahmetle, minnetle bir gün değil her gün anıyoruz”

Yel’in konuşmasından sonra Türk Haber-Sen Genel Başkanı Sedat Yılmaz selamlama konuşmalarını yapmak için kürsüye geldi. Yılmaz; Çanakkale ruhunu, destanını, bizlere millet olma şuurunu yerleştiren Çanakkale destanını yaratan şehitleri rahmetle, minnetle bir gün değil her gün andıklarını  ifade etti.

 

Türkiye Kamu- Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk ise Çanakkale Zaferi’ne değinerek, “Karşılıksız Türkiye sevdalısı olmadır. Çanakkale ruhu, memleket ve vatanseverliktir ve milliyetçiliktir. Kamu-Sen olarak alın terine, hakka, Türkiye Cumhuriyeti devletinin her vatandaşının kıymetli olduğuna inanıyoruz” diye konuştu. “Gerçekten Çanakkale’de o şerefli ecdadımız namusumuzu kirletmedi.  Çünkü bu ecdat biliyordu ki vatan elden gittiğinde namus ve şeref kavramları da beraberinde çok ciddi tehdit altında kalıyordu” diyen Koncuk şunları söyledi:

 

Koncuk: “Karşılıksız Türkiye sevdalısı olmadır”

 “Onun için 253 bin Mehmetçik, vatan evladı gözünü kırpmadan ölüme gittiler. Çünkü en ufak bir korku hissetmesinin dahi geride kalan annesi için, kız kardeşi için, evladı için ne anlama geldiğini o nefer çok iyi biliyor. Onun için korkmadan, gözünü dahi kırpmadan ölüme gittiler. Bugün, bazen tartışıyoruz, konuşuyoruz. “Analar ağlamasın” Analar ağlamasın güzel de babalar da ağlamasın, analar da ağlamasın, kardeşlerde ağlamasın ama birileri de ağlamadan da vatan müdafaası olmuyor. Öyle kolay değil. Bu 253 bin şehidin anası yok muydu, bu 253 bin Mehmetçiğin kız kardeşi yok muydu, babası yok muydu? Şöyle deseydi bunlar; “Niye bunların anası ağlasın ki, bırakalım açalım Çanakkale boğazını İngilizler de gelsin, Anadolu’yu işgal etsin kuzu kuzu geçinelim, bizi de yönetsin” diyemezler miydi? Ama 253 bin vatan evladını, üniversitelerimizi, liselerimizi Çanakkale’de daracık bir alana gömdük, şerefimiz için gömdük, namusumuz için gömdük. Ama hiç kimse analar ağlamasın gibi saçma olduğu kadarda icansız bir lafın peşine takılarak o cepheden kaçmadı. Gerekirse analar ağlayacak, babalar ağlayacak, kız kardeşler gözyaşı dökecek ama şerefimize, namusumuza sahip çıkacağız, bağımsızlığımıza, bayrağımıza sahip çıkacağız. Demek ki bunlar ağlamadan olmuyor. Ağlamazsanız işte vatanını terk edip gelen 2 milyon Suriyeli gibi olursunuz, ağlamazsanız Irak’ta Araplar, diğer insanlar gibi olursunuz, ağlamazsanız Afganistan gibi olursunuz. Bugün ağlayacaksınız ki yarın evlatlarımız, torunlarımız bu ülkede göğsünü gere gere gezecek. Hani Çanakkale’de şehit olan 253 bin Mehmetçik evladının canını severek verdiği için biz bugün nasıl bu ülkede göğsümüzü gere gerek geziyorsak onların o mücadelesine borçluyuz. Elbette analar ağlamasın.

Bunları söyleyenler Çanakkale ruhu diyenler yahu siz Çanakkale ruhunun neresindesiniz? Çanakkale ruhundan hiç esinti var mı sizin yüreğinizde? Sadece bugünü yaşayan insanların o üstad Necip Fazıl’ın şiirinde bahsettiği gibi “Ey hayat süren gençler sizi kim diriltecek?” diye soruyor üstad Necip Fazıl. İşte bunlar hayat süren gençlerdir. Analar ağlamasın diye hayat süren leş olmaya talip insanlardır bunlar. Siz Çanakkale ruhunun neresindesiniz? Çanakkale ruhunu kullanabilmek için önce Çanakkale ruhunu yani bu 253 bin şehidin neden canını seve seve verdiğini tüm hücrelerinizde, yüreğinizde hissedeceksiniz, ondan sonra Çanakkale ruhundan bahsetme hakkınız olacak. Ne Mutlu Türkiye! sözünü dağlarda kazıyarak Çanakkale ruhunu anlayamazsınız, kimse anlayamaz. Andımızı kaldırarak, bölücü çevrelerin gözüne gireceğiz diye dallanarak şivanperverlerin önüne kırmızı halı sererek Çanakkale ruhunu anlayamazsınız ve anlamayacaksınız. İşte Çanakkale deyince benim aklıma bunlar geliyor. Çanakkale deyince aklına bunları getirmeyen insan muteber insan değildir. Nerde olursa olsun Çanakkale ruhu budur. Karşılıksız Türkiye sevdalısı olmadır.” 

 

“Hukuk devleti ilkesi, bu ülkede ayaklar altına alınıyor mu ülkede yargı bağımsızlığı kaldı mı hakim ve savcılar karar verirken korkmadan vicdanıyla kanunlara bakarak karar verebiliyor mu?” sorularını yönelten Koncuk, şöyle devam etti:

 

“Devlet memurluğu adına taşıdığı haklara sahip çıkmalıyız”

“Kim kendine getirecek bu ülkeyi, kimse kendine getiremez. Eğer bu sorumluluğu, bir hakkı yerine getirmiyorsanız, hakim ve savcılar karar verirken endişeyle karar verir hale geldiyse ülkenin bir geleceği olmaz. Bu gidişatta hepimizin payı var. Sadece koltuk kapma sevdasında olan o güruha, meydanı bırakmayacağımızı gösterelim. İş güvencesi elimizden alınmak üzere. Mevcut siyasal iktidar Anayasayı değiştirme gücüne sahip olursa ilk değiştireceği maddelerden biri Anayasanın 128’inci maddesi. Nedir bu madde, devlet memurunu tanımlayan madde. Bunların kafasında devlet memuru yok, çalışma hayatında devlet memuru yok. Hiçbir devlet memurunun hiçbir siyasal iktidarının önünde yağ çekme mecburiyeti asla olamaz. Bu sebeple kazanımlara sahip çıkmak zorundayız. Devlet memurluğu adına taşıdığı haklara sahip çıkmalıyız. Asla devlet memurluğu adından vazgeçmeyeceğimizi bütün Türkiye’ye ilan edeceğiz. Bizimle hesabı olanın bizim de onunla hesabımız olacaktır. O hesabı 7 Haziran’da da görürüz, 17 Haziran’da da görürüz. Ne zaman olursa olursun.” 

 

Konuşmasının ardından Koncuk’a Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Bilecik Şube Başkanı Ömer Yel, Osmanlı armasının bulunduğu tablo ve Kadın Komisyonları Başkanı Ayla Kıvırcık’a çiçek verdi.

 

Program İsmail Akar ve Barış Kılıç’ın seslendirdiği türkülerle sona erdi.

 

 CANER ALKAN

 

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir