Normal
0
21
false
false
false
MicrosoftInternetExplorer4
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:”Normal Tablo”;
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:””;
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:”Times New Roman”;
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}
Öğretmenler ve eğitim çalışanları aldıkları ücretle geçinemiyor. AB ülkelerindeki öğretmenlerinin aldığı maaşın üçte birini alıyorlar.
Eğitim sistemimiz kan kaybediyor,
Türk Eğitim-Sen’in yaptığı ve 3.534 kişinin katıldığı ankete göre,
Öğretmenlerin yaklaşık yarısı (50.3) öğretmen olduğu için pişman,
Yüzde 92’si Bakanlık tarafında, hak ettiği değerin verilmediğini düşünüyor,
Yüzde 75’i iş güvencelerini tehlikede görüyor.
Yüzde 95’i öğretmenlik mesleğinin itibarının azaldığını düşünüyor.
Ankete katılanların yüzde 2.4’ü Bakan ÇUBUKÇU’yu başarılı buluyor.
70 bin sözleşmeli öğretmen kadroya geçmeyi bekliyor.
200 bin öğretmen açığı bulunan ülkemizde 370 bin öğretmen adayı atanmayı bekliyor.
Bu arada, Milli Eğitim Bakanı’nın Sözleşmelileri kadroya alacağım sözünün üzerinden tam 516 gün geçmiş bulunuyor.
Hiçbir planlama yapılmadan açılan eğitim fakülteleri her yıl binlerce mezun vermektedir. Bu genç öğretmen adayları özel sektörün ucuz öğretmen ihtiyacını karşılarken, MEB de bu adaylardan mevsimlik işçi olarak faydalanmaktadır. Bu gidişle Okullarımızda ücretli öğretmen sayısı kadrolu öğretmen sayısını geçecek.
Memur, hizmetli, teknisyen, şef gibi kadrolarla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı her hangi bir söz verme, vaatte bulunma ihtiyacı bile duymuyor.
Öte yandan iyi geçmeyen 18. Milli Eğitim Şurası’nda, Türk Eğitim-Sen’in çabası sonucu Genel Kuruldan geçmesine engel olunan, “öğretmenlerin kademeli olarak sözleşmeli yapılması” kararı ile “İstiklal Marşı ve Andımız zorunlu olmaktan çıkarılsın” kararı MEB’in hedefini ele veriyor. Öyle anlaşılıyor ki, Türklük bilinci artık kafalardan, gönüllerden silinmek istenmektedir.
Asrımızın yolsuzluğu Almanya’da, “Asrımızın hırsızlığı Türkiye’de” yaşandı. Türk Eğitim-Sen, on binlerce öğretmen adayının geleceğinin çalınmasına izin vermedi. Olaya savcılık, emniyet ve MİT’in el koyduğu bildirildi, ama aradan geçen uzun zamana rağmen çıt yok. Bu olay Tanzanya’da geçmiş gibi Hükümetten de ses yok. Birinci sınavda 120 soru yapan süper karı kocadan birinin ikinci sınava değil, ama TRT’ye girdiğini duyuyoruz. Suçlulardan henüz ceza alan yok ama hakkıyla çalışıp sınava girenler çok ağır bedel ödedi.
Bugün, Milli Mücadele’nin en kritik döneminde, maaşını alamayan öğretmenlerin durumlarıyla ilgilenip, Maarif Müdürlüklerine ve vilâyetlere yazılar yazan, Anadolu’da öğretmenleri, örgütleyerek, onlara bir Maarif Kongresi toplattıran, toplantının açış konuşmasını yapan M. Kemal’i şükran ve minnetle anıyoruz.
Her milletin eğitim sistemi kendi ideal kültür normları çerçevesinde örnek vatandaşını yetiştirmeyi amaçlar. Oysa eğitim sistemimiz, şu anda AB ameliyat masasında, küreselci doktorların eliyle AB’ye benzetilme operasyonu geçirmektedir. Milli eğitim, ulus devletten şikâyetçi olanların ve küreselcilerin ilk hedefleri arasında yer almaktadır.
Bizler Türk öğretmeni olarak, Başöğretmenin kurduğu ve temeli yüksek Türk kültürüne dayanan Cumhuriyetimize “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmeye devam edeceğiz. Bugün, "Cumhuriyetin fikren, ilmen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyuculara dünden daha çok ihtiyacı olduğu düşüncesindeyiz."
Türk Eğitim-Sen olarak, 24 Kasım Öğretmenler Gününün aynı zamanda bir eğitim haftası olarak değerlendirerek, öğretmenlerin ve eğitim çalışanlarının problemlerinin, eğitimin-öğretimin tartışıldığı, konferans ve panellerin düzenlendiği bir gün ve hafta olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz
Meslektaşlarımın Öğretmenler Gününü kutluyor, sağlık ve başarılar diliyorum.
Ömer YEL
Şube Başkanı
