• İmsak 00:00
  • Güneş 00:00
  • Öğle 00:00
  • İkindi 00:00
  • Akşam 00:00
  • Yatsı 00:00
  • İFTARA KALAN SÜRE 00:00:00
İMSAKİYE 2024 - Bilecik

“VAKİT İYİLİK VAKTİ BU RAMAZAN VE HER ZAMAN”

“2015 yılının ramazan ayına girmenin engin huzur ve mutluluğunu yaşadığını belirten Taş, “17 Haziran Çarşamba günü kılınacak olan ilk teravih namazının ardından, 18 Haziran Perşembe günü tutulacak ilk oruç ile bu rahmet bereket ve mağfiret iklimine girmiş olacağız. Başkanlığımız tarafından her ramazan bir tema belirlenmektedir.” diyerek şunları aktardı:

 “2015 yılı ramazan ayında bireysel ve toplumsal örselenmeye yüz tutmuş önemli ‘değer’i tema olarak belirleyip İl ve İlçe Müftülüklerimizce irdelenmesi başkanlığımızca istenmektedir. Bu Ramazan teması ”Vakit İyilik Vakti Bu Ramazan ve Her zaman “ mesajı ile “İyilik” olarak belirlenmiştir. Konu çerçevesinde kişinin kendisine, ailesine, akrabalarına, komşularına, uzak ve yakın Müslüman kardeşlerine, mültecilere, sokak çocuklarına, yetimlere, yaşlılara, bütün insanlara kısacası hangi coğrafyada olursa olsun insana, eşyaya ve tabiata iyilik yapmayı teşvik eden çalışmalar yürütülecek, iyilik çeşitleri, kapsamı, ilkeleri ve amacı etraflı bir şekilde ele alınacaktır.

 

“minareler kandiller iftar saatinde açılacak imsak vaktinde de kapanacaktır”

29 Ramazan boyunca her gün Bilecik FM (Radyo 11) de iftar programı yapılacaktır. Başta İl Müftümüz, İl Müftü Yardımcıları, İlçe Müftüleri, Vaizler ve Şube Müdürleri görevlendirilmiştir. Daha önceki yıllarda olduğu gibi bu Ramazanda da İmam Hatip Tatbikat Camiinde Hatimle Teravih namazı kılınacaktır. Ayrıca inşaatı devam eden Yavuz Sultan Selim Camiinde de 5 Vakit namaz ve teravih namazı kılınacaktır. Adı geçen camiye müftülüğümüz tarafından bir personel görevlendirilmiştir.

Merkez, İlçeler, beldeler ve köylerde görevlisi olmayan camilerin bulunduğu mahallin muhtarları ile görüşmeler yapılmış olup; görevli istedikleri takdirde ücretlerini ve sigortasını köy bütçesinden karşılanmak üzere görevli verileceği konusunda mutabakata varıldı.

Ayrıca İl genelinde bütün camilerimizde vatandaşlarımızın Ramazan ayında istifade etmeleri için gerekli tedbirler alınmıştır. Özellikle hanım kardeşlerimizin ibadet edeceği bölümler itina ile düzenlenmiştir.

 

Ramazan ayı boyunca minareler kandiller iftar saatinde açılacak imsak vaktinde de kapanacaktır.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından İl ve İlçe Müftülüklerine gönderilen Ramazan ayı talimatında zekât ve fitrelerini (11,50 tl) vermek isteyen vatandaşlarımıza yardımcı olmak amacıyla İl Müftülüğü personeli ve cami görevlileri ile Kur’an Kursu Öğreticileri gönüllü olarak hizmet edeceklerdir.

Ramazan ayında tüm camii ve Kur’an Kurslarımızda görevliler tarafından zamanı belirlenen erkek ve kadın cemaatimize yönelik ayrı ayrı mukabele okunacaktır.

 

“karşımıza çıkan temel kavramlardan birisi de hiç şüphesiz, “iyilik”tir”

Bilindiği üzere medeniyetleri inşa eden, kendilerini tanımlamalarına imkan veren belli başlı kavramlar vardır. Bir din ve medeniyet olarak İslam’ı anlamak ve yaşamak istediğimizde karşımıza çıkan temel kavramlardan birisi de hiç şüphesiz, “iyilik”tir. Son dinin iyiye ve iyiliğe dair ne kadar derin bir bakış açısına sahip olduğunu fark etmek için onun söz dağarcığında yer alan kavram haritasına ve zengin anlam dünyasına bakmak yeterlidir. İyilik kimi zaman “ hayır” kavramıyla kimi zaman da “ birr” kavramıyla karşımıza çıkar. Onun bazen “ihsan”, bazen “hasenat”, bazen ;”lütuf”, bazen “fazl”, “kerem”, bazen âlicenaplık”, bazen “ma’ruf”, bazen “mürüvvet” bazen de “diğerkâmlık” kavramlarıyla ifade edildiğini görürüz. Bireysel ve toplumsal hayatımızın ana arterlerinde hatta detaylarında dolaştığımızda, iyiliğin inci dizisinden saçılan söz konusu kavramlardan her biriyle mutlaka karşılaşırız.

İyiliğin tanımı Yüce Kitabımız Kur’anı Kerimde kapsamlı bir şekilde beyan edilmektedir. “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah’ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Muttakiler ancak onlardır!”

Hadisi-Şeriflerde de değişik vesilelerle iyilik tavsiye edilmektedir: “ Herkes iyilik yaparsa biz de yaparız, herkes zulmederse biz de zulmederiz” diyen ilkesiz kimseler olmayın. Aksine kendinize iyilik yapanlara karşı iyilik yapmayı, kötülük yapanlara karşı ise zulmetmemeyi ilke edinin.

 

“Oruç ilahi dinlerin hepsinde yer alan çok eski bir kulluk şeklidir”

İslam’ın beş temel esasından biri de oruçtur.Oruç ilahi dinlerin hepsinde yer alan çok eski bir kulluk şeklidir. Kur’an’da Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Ey inananlar! Sizden öncekilere yazıldığı gibi size de oruç yazıldı ki, Allah’a yaklaşasınız”(Bakara, 183). Peygamber Efendimiz de “ İslam beş temel üzerine kurulmuştur. Bunlardan biri de ramazanda oruç tutmaktır.” (Buhari, “İman”,2) buyurmuştur. Kur’an ve sünnette “savm” kelimesi ile ifade edilen oruç İslam kaynaklarında şöyle tarif edilmiştir. “Tan yerinin ağarmasından güneşin batmasına kadar yemek-içmek ve cinsel ilişkiden uzaklaşmaktır.”

Bu zaman zarfında günah işlememeye, düzgün ve kontrollü davranışlara sahip olmaya ve hayır işlemeye özen gösterilir. Sadece bedensel şartları yerine getirenler oruçlu sayılmakla birlikte, asıl oruçlular kendilerini bu zaman içinde bütünü ile Allah’a verenlerdir. Ergenlik çağına gelmiş, akıllı ve sağlıklı her Müslüman’ın ramazan orucunu tutması önemli dini görevlerden birisidir. Yolculuk, hastalık, gebelik ve çocuk emzirme gibi mazeretlerle oruç tutmamaya izin verilmiştir. Daha sonra imkan bulunca bu günlerin sayısınca oruç tutularak telafi edilir. Ancak yaşlılık ve benzeri sebeplerle oruç tutma gücünü kaybedenlerin tutamadıkları günlerin yerine fidye vermeleri gerekir. Fidye, bir yoksulu iki öğün doyurmak veya iki öğün doyacağı şekilde ekonomik yardımda bulunmaktır. Fidye verme gücüne sahip olmayanların bir şey vermeleri gerekmez, sadece Allah’a dua ederek aradaki eksiği telafi etme yoluna gitmelidirler.

 

“Orucun farz, vacip, nafile ve mekruh gibi çeşitleri de vardır”

 Ramazan orucu, şartlarını taşıyan Müslümanlara farz, adanan oruçları tutmak vacip, hadislerde tutulması tavsiye edilen oruçları tutmak mendup ya da nafile ibadettir. Bayramların birinci günlerinde, sadece aşure günlerinde yahut sadece Cuma günlerinde oruç tutmak ile iftar yapmadan peş peşe oruç tutmak ve senenin bütün günlerini oruçlu geçirmek hoş karşılanmamıştır.

Unutma veya bir mazeret olmaksızın oruçlu iken bilerek bir şey yiyip içmek (sigara içmek dahil), cinsel ilişkide bulunmak ve isteyerek ağız dolu kusmak orucu bozar. Mazeretsiz olarak ramazan orucunu bozan kimseye kaza ve kefaret gerekir. Kefaret, peş peşe iki ay oruç tutma cezasıdır. Kefaret orucu tutmaya gücü yetmeyen kimse altmış fakiri iki öğün doyurur veya doyacağı kadar para verir. Buna da gücü yetmeyen Allah’a karşı tövbe ederek eksiğini telafi eder.

Farz olmayan oruçların keyfi olarak bozulması da doğru değildir, ancak bozulursa kefaret gerekmez, gününe gün kaza edilir.

 

Unutarak yemek-içmek, ihtilam olmak, istem dışı ağız dolusu kusmak, göze, buruna veya kulağa ilaç damlatmak (yemek borusuna gitmemesi şartıyla), kan vermek orucu bozmaz.

 

2-Orucun Anlam ve Önemi

İslami ibadetler arasında orucun özel bir yeri, büyük sevabı ve insana kazandırdığı ahlaki güzellik ve erdemler vardır. Bu yüzden Kur’an’da Allah rızası için bu ibadeti yerine getirenler övülmüş, Müslümanlar oruç tutmaya teşvik edilmiştir. Peygamber Efendimizden nakledilen bir kudsi hadiste de Yüce Allah şöyle buyurmuştur.

Oruç dışında insanın yaptığı bütün ameller kendinindir. Oruç sadece benimdir. Onun karşılığını bizzat ben vereceğim.

Böylece oruç tutma ibadetinin Allah katında çok yüksek sevaplar getiren bir değer taşıdığı haber verilmiştir. Peygamber Efendimiz, “Oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir ”sözüyle,  orucun Allah’a yakınlaşmanın önemli bir yolu olduğunu bizlere öğretmiştir. Oruç ikliminde incelmiş kalplerimiz ve güçlenmiş imanımızla Allah’a yakınlaşmanın elbette ki büyük karşılığı ve ödülü olacaktır. Peygamber Efendimiz bunu da şu şekilde açıklamıştır:

Kim ramazanda Allah’a inanarak ve karışlığını sadece Allah’tan dileyerek oruç tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.

Oruç yerine getiriliş bakımından bedensel bir ibadettir; bazı bedensel işlevlerin belli bir süre askıya alınmasıdır. Fakat oruç tutmanın asıl amacı bedenin kontrol altına alınması yardımıyla benliğimizi eğitmek ve denetlemektir. Ruhsal ve manevi olarak yücelmek, sıradan istek ve dürtülerimizin baskısından kurtulmaktır. Daha yüce amaçlar uğruna basit ve günlük ihtiyaçlarımızı erteleyebilmek, vazgeçmek ve fedakârlıkta bulunabilmektir. Oruç bir sabır eğitimidir; saldırgan eğilimlerimiz ve kötü alışkanlıklarımızla başa çıkmak için bilinçli bir çaba ve gayrettir. Nitekim Peygamber Efendimiz şöyle buyurur:

 

“Oruç sabrın yarısıdır, sabır ise imanın yarısıdır.”

Bu yüzden doğal dürtülerinin baskısıyla ilahi kurallara aykırı davranış eğilimine kapılma karşısında oruç, “koruyucu bir kalkan olarak nitelendirilmiştir. Bu koruyucu kalkanı Peygamber Efendimiz özellikle  “ evlenmeye güç yetirmeyenler “ için tavsiye etmiştir.

Anlamına uygun olarak bu ibadeti yerine getirebilmek için bir Müslüman’ın orucu bozan maddi sebepler kadar davranışlarına da dikkat etmesi önem taşır. Peygamber Efendimiz ( SAV)’in bu konu konudaki uyarıları çok açıktır.

…Herhangi biriniz oruçlu olduğu zaman artık bu kimse o gün kötü söz söylemesin ve bağırıp çağırmasın. Eğer biri kendisine söver yahut sataşırsa hemen ‘ Ben oruçluyum! Desin

Yine bir başka hariste şöyle buyrulmaktadır:

Kim yalan söylemeyi ve bu yalana göre davranışta bulunmayı ve düşüncesizce hareket etmeyi bırakmazsa, Allah’ın da onun yiyip içmeyi bırakmasına ihtiyacı yoktur.

Oruç, Allah’ın kullarına farz kıldığı, bir ay süreli, kapsamlı bir ibadettir. Müslüman her yıl, ramazan ayının başından sonuna kadar yoğun bir manevi hayat yaşar Ramazan ayı süresince yerine getirilen oruç ibadeti, sahurla başlayıp iftarla açılır. Teravih namazı ile manevi kazanımlar perçinlenir, yatağa girerken sahura kalkma düşüncesi ile süreklilik arz eder.

 

“Kişiliğimiz güçlenir, ahlakımız güzelleşir”

Ramazan ayı ve beraberinde oruç ibadeti günlük yaşayış düzenimizde önemli bir değişiklik getirir. Uyku, çalışma ve ibadet zamanlarında ortaya çıkan bu değişiklik, bütün bir yıl boyu sürdürülen ve adeta otomatikleşmiş olan hayatımızda yeni bir uyanış ve bilinçlenme için fırsat oluşturur. Alışkanlıkların yönlendirdiği rutin bir hayat üslubu, yerini bilincin aydınlığı ve iradenin kararlığı ile sürdürülen yeni bir anlayışa bırakır. Böylece ramazan ikliminde yeniden manevi bir doğuş, ruhsal arınma ve aydınlanma gerçekleşir. Kişiliğimiz güçlenir, ahlakımız güzelleşir.

Bu bir aylık ibadet ve Allah’a yöneliş, Müslüman’ı adeta bir nur, rahmet ve mağfiret havuzunda yıkayıp manevi kirlerinden arındırır. Bu ibadeti yapmakta başarılı olmanın şükrünü eda etmek üzere Ramazan Bayramı’nda, zengin olanların yoksullara yiyecek yardımı yapmaları emredilmiştir. Fitre bunun için verilmektedir. Oruç ibadetinin ferde bakan yönü ramazan sonunda bir sosyal güvenlik emri olan fitre ile dengelenmekte ve Müslüman her bakımdan mükemmel bir ibadet yapmanın mutluluğunu yaşamaktadır.

Ramazan ayı bin aydan hayırlı olup on bir ayın sultanı olarak nitelendirilir. Ramazan ayı fert ve toplumu hareke geçirir, bütün toplum katmanlarını bütünleştirerek büyük bir işlev görür. İnsan nefsine götürür. Kendini tanıtır; Kur’an’a götürür, dinini ve dünyasını tanıtır; toplumuna götürür, toplumu ile bütünleştirir; zengin ile fakir arasında mükemmel bir kaynaşma meydana getirerek toplumu rahatlatır; rahmet ve tövbe kapılarını açar kötülük kapılarını kapatır, iyiliklerin çoğalmasını sağlar.

 

“Ramazan manevi bir panayırdır”

Toplumun ruhsal ve maddi ihtiyaçlarının karşılandığı, yoğun bir alışverişin gerçekleştirildiği çok değerli, kutsal bir aydır. Kişi ile Allah arasında yoğun bir iletişim zamanıdır. Kul bütün varlığını Allah’a adama gayreti içinde olurken, Allah da kuluna cennetini ve rahmetini verir. Aynı zamanda inananlar birbiri ile mükemmel bir ilişki içine girerek yakınlaşırlar; eş, dost, akraba komşu ziyaretleri sıklaşır. İhtiyaç sahipleri, kimsesizler, fakir ve yoksul kimseler bu ay boyunca doyurulur ve diğer ihtiyaçları giderilmeye çalışılır. Hayırlar ve yardımseverlik duyguları doruğa ulaşır. Topluma huzur, kardeşlik, barış hâkim olur. Kötülükler ve kötü alışkanlarla mücadele etme kolaylaşır; kanun ve ahlak dışı davranışlarda azalma olur, suç ve suçluluk oranları düşer. İnsanlar her yönden huzur ve rahatlık bulurlar. Ramazan boyunca camiler dolup taşar; çocuklar, gençler, yaşlılar, her yaştan kadın ve erkekler camilere ibadete koşar. Toplumsal bütünleşme, sevgi ve barış ortamı her tarafı kuşatır. Sayısız yardımlaşma ve dayanışma örnekleri toplumun her kesimini kucaklayıp sevgi, saygı ve barış ortamı her yanı kuşatır.

Bu vesile ile aziz milletimizin ve İslam Alemi’nin mübarek Ramazan ayını kutlar, akan kanların durulmasına, huzur ve barışın sağlanmasına iyiliklerin ve güzelliklerin yaşanmasına vesile olmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.”

 


Reklam
Mustafa Cilali


E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir