ZAFERİN 100’ÜNCÜ YILI COŞKUYLA KUTLANDI

Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Anıtı’na çelenk sunulmasıyla başlayan tören, saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.

Günün anlam ve önemini belirten konuşma 2. Jandarma Tugay Komutanlığı’nda görevli üsteğmen Emre Çelebi tarafından yapıldı. Çelebi, dünyanın en kuvvetli ordularının 100 yıl önce bugün Çanakkale toprakları içinde kahraman Türk askerlerinin iman dolu göğsüne çarparak, bütün ümitleriyle beraber Türk sularına gömüldüğünü belirtti.

Çelebi konuşmasında şunları aktardı:

“Bugün milletçe her sayfası aziz şehitlerimizin ve gazilerimizin kanlarıyla yazılmış, Türk harp tarihinin en müstesna zaferlerinden biri olan Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü yıldönümü ve şehitler günü.

Gurur ve minnetle kutladığımızı bugün, dünyanın en kuvvetli ordularının 100 yıl önce Çanakkale toprakları içinde kahraman Türk askerlerinin iman dolu göğsüne çarparak, bütün ümitleriyle beraber Türk sularına gömüldüğü gündür.

Bugün; büyük insan, ulu önder, eşsiz komutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Anafartalar sırtlarında dünyaya komutanlık sanatını öğrettiği gündür.

Bugün; bu toprakların sonsuza kadar tek sahibi olan yüce Türk milletinin bağımsızlığı ve hürriyeti söz konusu olduğunda nasıl şahlandığını tüm dünyaya gösterildiği, Türk birlik ve beraberliğinin, kudret ve kabiliyetinin nelere muktedir olduğunun tüm dünyaya öğretildiği gündür.

Bugün; yurdumuza, namusumuza, birlik ve beraberliğimize kasteden düşmanın yok edildiği, her karış toprağımızın kanımızla yıkanarak düşmandan temizlendiği kutlu gündür.

Vatanımıza ve istiklalimize kasteden hain düşmanlara karşı yurdumuzun her karış toprağını aziz kanlarıyla sulayarak şehit ve gazi olan dedelerimiz, babalarımız, analarımız, kardeş ve evlatlarımız olduğu için onurlu ve gururluyuz. Kahraman ecdadımız, şehit ve gazilerimizin sayesinde vatanımızın sahibi ve özgürüz. Bu anlamlı gün münasebetiyle şehit ve gazilerimizi bir kere daha saygıyla anıyor, kendilerine şükran ve minnetlerimizi sunuyoruz.

“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.” Diyen ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk gençliğine hitabesinde; her Türk gencinin birinci vazifesinin “Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek” olduğunu söylemiş, cumhuriyetimize ve vatanımıza kast edecek dahili ve harici bedbahtların olacağını işaret etmiştir.

Mehmet Akif Ersoy da, ölümsüz eseri İstiklal Marşı’mızda, “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, düşün altına binlerce kefensiz yatanı, sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı, verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda canı cananı bütün varımı alsında hüda etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Diyerek vatan topraklarının kutsiyetini ne kadar güzel ifade etmiştir.

Tarih boyunca Türk milleti ile her türlü zaman, mekan ve şartlarda sinsice uğraşan dahili ve harici düşmanlar olmuştur ve aziz milletimiz her seferinde bu düşmanları alt etmeyi başarmıştır.

Bundan sonra da; Gaziantep Kuvayi Milliye Komutanı Şahin Bey’in Fransız komutana söylediği gibi ‘Namus ve hürriyet için ölüme atılmak, bize Ağustos sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelecektir.’ Bu bayrak dünya var oldukça mavi göklerde şerefle dalgalanmaya devam edecektir.

Aziz şehitlerimiz rahat uyuyun. Emanetiniz,  emanetimizdir.

Ne mutlu şehitlik ve gazilik mertebesine erenlere, ne mutlu kutsal vatan toprağı uğruna hayatını ortaya koyabilenlere ve ‘Ne mutlu Türk’üm diyene.”

Bilecik Şehit Aileleri ve Gazileri Yardımlaşma Derneği Başkanı Hayati Durak ise törende yaptığı konuşmada, “18 Mart Şehitler Günü’nü anmak için buradayız. Nedir bu 18 Mart? Çanakkale Zaferi’nin öncülüğünde, vatanı, milleti bayrağı dini için yapılan savalarda hayatını kaybeden bütün şehitlerimizi anma günüdür.

18 Mart’ta Türk Milleti Çanakkale destanını yazdı. Bu destan nasıl yazıldı? Fakirlik içinde, buğday kırığından yapılmış çorba yemekleri; sağlıksız içilen su, çamur içerisinde bulunan barınaklarda kalan askerlerimiz; en modern silah ve araçlarla donanmış düşmanlarına karşı aslanlar gibi savaştı. Çünkü kalplerinde sadece vatan sevgisi vardı.

Tıbbiyeli, mülkiyeli, Harbiyeli, adliyeli, liseli öğrencileriyle ve kahraman askerleriyle ölüme gülümseyerek gittiler. Nurlanarak şehitlik mertebesine ulaştılar. Bizlere bu kutsal vatan topraklarını emanet ettiler.

Anadolu’nun evlatlarını yedi bitirdi Çanakkale Savaşı. BU savaş sadece cephede savaşanların savaşı değil, cephe gerisinde bekleyen anaların, bacıların, gelinlerin, yavukluların da savaşıydı.

Hiç gelmeyecek kocasını, hiç dönmeyecek babasını, doyamadığı oğlunu ömrü boyunca özlemek, beklemek nedir bilir misiniz?  Bu bekleyenlerin babaları, ağabeyleri, dedeleri, kocaları yoktur. Onların yerine acı vardır. Hüzün vardır. Yeniden yeşerecek topraklar için gözyaşı vardır. Izdırap vardır.

Çanakkale Savaşı sırasında cephe gerisinde yaralıları tedavi eden onlara cephane taşıyan, şehit ve gazilerin yetimlerine ailelerine sahip çıkan kadınlarımızdır bunlar.

Vatan için, bayrağı için, milleti için, dini için gözünü kırpmadan canını seve seve vererek şehitlik mertebesine ulaşan ecdadımızı, Çanakkale Savaşı’nda büyük kahramanlıklar gösteren Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Ruhları şad olsun.”

Anadolu Lisesi öğrencileri "Çanakkale şehitlerine ve bir yolcuya" adlı şiirlerin okuması ve 2. Jandarma Eğitim Tugay Komutanlığı bando takımının günün anlam ve önemine belirten türküleri seslendirmesinin ardından Bilecik Valisi Ahmet Hamdi Nayir, MHP Bilecik Milletvekili Bahattin Şeker, 2. Jandarma Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Halis Zafer Koç, Belediye Başkan Vekili Nihat can, Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Yaşar, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörü Azmi Özcan, Baro Başkanı Halime Aynur, İl Jandarma Komutanı Albay Alper Sır, İl Emniyet Müdürü Ali Ekber Bektaş, şehit aileleri, gaziler ve askeri erkan, şehitliği ziyaret etti.

Etkinlikler, Bilecik Belediyesi Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi Salonu'nda, Anadolu Lisesi tarafından hazırlanan programla devam etti.

Törende konuşan Okul Müdürü Remzi Düven, “Tarihlerinde büyük ve harika zaferleri bulunmayan milletler hayali destanlar icat eder onunla milli gurur noksanını telafiye çalışırlar. Türk tarihi ise milletimizin kazandığı eşsiz zaferlerle doludur. Fakat yüzüncü yıldönümünü kutladığımız Çanakkale zaferinin bu zaferler içerisinde müstesna bir yeri vardır. Çanakkale 6 asır 3 kıtaya hükmeden şanlı Osmanlının son zaferi ve istiklal harbinin habercisidir. Çanakkale destanı kopmak üzere olan kolunu bir tarafa fırlatıp tekrar düşman üzerine saldıran Edincikli Mehmetlerin, bir denizaltı top mermisine teleskopundan bakıp içindekileri tek başına esir alan Orhaniyeli Saffet onbaşıların 276 kilo mermiyi kucaklayıp topa yerleştiren Edremitli koca seyitler ve daha nice kahramanlarla doludur. 1. Dünya savaşının seyri ve sonuçları üzerinde hiçbir cephe Çanakkale cephesi kadar etkili olmamıştır. İtilaf devletleri bu cephede kolay bir zafer kazanıp önemli kazançlar elde edeceklerini umuyorlardı. İtilaf devletleri 19 Şubat 1915’ten itibaren Çanakkale boğazının iki tarafındaki Türk tabyalarının bombardımana başladılar. 18 Mart’a kadar bu korkunç bombardıman devam etti. Nihayet haçlının son birleşik arması 3 filo halinde Çanakkale boğazını geçmek için harekete geçti. Daha önce boğazda mayın taraması yaparak temiz raporu veren binbaşı brody müttefik orduyu rahatlatmıştı. 18 Mart 1915 sabahı itilaf devletleri donanması akıbetlerinden habersiz Çanakkale boğazına girdi ve Türk bataryalarına gülleler yağdırmaya başladı. Fakat gafiller bilmiyorlardı. Yüzbaşı hakkı bey 17 mart gecesi sular altında elde bulunan son 26 mayını Nusret’e yükleyip büyük bir itina ile tarihe yön verecek şekilde denize dökmüştü. Ne yazık ki mayın dökme işi bittikten sonra düşman gemilerinin projektörlerine yakalanmaktan son anda kurtulup oradan ayrılırken bu büyük heyecana kalbi dayanamayınca yüzbaşı hakkı bey oracıkta şehit olmuştu. Mayınları bulamadığı için savaştan sonra divanı harpte yargılanıp vatana ihanet suçundan idam edilen binbaşı brody ihtimal ki hakkı beyin diyetini ödemiştir. Saat 10 sıralarında düşman gemileri kendilerinden emin ilerlerken boğazdan 5 çayını içmeyi and etmişlerken mayınlar birer birer patlamaya başlıyor ve koca zırhlılar ardı ardına batıyordu.  Ayrıca Türk toplusunun isabetli atışları sonucunda akşam olduğunda itilaf devletlerinin 7 zırhlısı boğazın derin sularına gömülüyordu. Böylece savaşın birinci perdesi deniz savaşları Türk askerinin büyük zaferiyle nihayetleniyordu. Çanakkale boğazının sahillerine adım atılacak her karış toprak Mehmetçiğin kanıyla sulanmış onun etinden kemiğinden bir parçanın mezarı olmuştur. Orayı ziyaret eden milli benliğini yitirmemiş Türk evlatları bir vatanın nefes alışını duyacaklardır.

Müttefiklerin bu başarısızlığı dünyada büyük yankı uyandırdı. Olay müttefiklerin ittifakına bir darbe idi. Bu sonuç tarafsız devletler ve bütün İslam aleminde derin politik etkiler yapabilirdi. Bu sebepten müttefikler sonuna kadar sürdürmeye karar verdiler. İtilaf devletleri sömürgelerinden topladığı tüm mezheplere ait ordularıyla Nisan 1915’te Gelibolu’ya asker çıkarttılar. Asrın korkak ordularının en şiddetli saldırdığı mermilerin havada çarpıştığı tarihin kaydettiği en büyük insan kıyımının yaşandığı kara savaşları yapıldı. Gelibolu yarımadasında Türk askeri büyük kahramanlıklar göstererek düşmanı bir kez daha mağlup etti. İtilaf devletleri Çanakkale savaşından 250 bin asker kaybetti. Allah ve peygamber aşkıyla vatan sevgisiyle gözünü kırpmadan korkusuzca savaşan Mehmetçik Çanakkale savaşların 253 bin şehit verdi. Türkün ölümsüz zaferini kanlarıyla tarihe yazan kahraman şehitlerimiz daima hatırlamak ebediyen o kahramanlara şükran borcumuzu unutmamak ve gelecek nesillere anlatmak elzemdir.  Tarihimize milli manevi değerlerimize sahip çıkalım.” ifadelerini kullandı.

Törende konuşma yapan İl Müftüsü Necati Akkuş ise, “Bundan tam 100 yıl önce Çanakkale’de bütün dünyaya karşı “Çanakkale geçilmez” diye bir destan yazıldı. Tarihte emsali az görülen bir zaferle düşman orduları bozguna uğratıldı. Allah yolunda, din, iman, millet, vatan, bayrak, hak, adalet, erdem, fazilet ve mukaddesât uğrunda Mehmetçiklerimiz kahramanca savaştılar. İ’lâ-yı kelimetullah için mücadele ettiler. Din-i Mübin-i İslâm için kanlarını ve canlarını feda ettiler. Şehadet şerbetini içtiler. En yüce mertebeye eriştiler. Tevhidi savundular. İslâm’ın izzet ve şerefini korudular. Müslümanların haysiyet ve onuruna halel getirmediler. Mabetlerimize namahrem eli değdirtmediler. Şehadetleri dinimizin temeli olan ezanlarımızı susturmadılar. Fakirlik, yokluk ve imkânsızlıklar içerisinde çarpıştılar, fakat hiçbir zaman geri çekilmediler. İman dolu göğüslerini siper ettiler, imanlarıyla, cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, Allah’ın inayet ve yardımıyla büyük bir zafer kazandılar. Çağdaş dünyaya da savaş ahlakını ve savaş hukukunu öğrettiler. Yeri geldiğinde yaralı düşman askerlerini sırtlarında taşıdılar, onlara mataralarından su içirdiler. Savaş ortamında bile insanlığın ölmediğini bütün dünyaya gösterdiler.

Çanakkale, dağların, taşların şüheda gövdesine büründüğü müstesna bir beldedir. Çanakkale, karasıyla, deniziyle bir hilal uğruna nice güneşlerin battığı yerdir. Anadolu’nun her evinden, Rumeli’nin her bölgesinden, İslâm coğrafyasının her köşesinden; Şam’dan, Bağdat’tan, Filistin’den, Beyrut’tan, Kahire’den, Kosova’dan, Üsküp’ten, Saray-Bosna’dan akın akın gelerek son ehli salibin salvetini yıkmak için ölesiye kardeş olan şehitlerimizin diyarıdır Çanakkale. Dilleri, kavimleri, ırkları, beldeleri farklı ancak imanları, idealleri, azimleri, gayeleri, niyetleri, duyguları bir olan, Mehmetçiklerin bir arada can verdiği mekândır Çanakkale.

Şehitler, bizim istikbalimizdir.“Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” düsturunca bu toprakları, bizlere, onlar mukaddes kanları, canları uğruna vatan kıldılar. Onların ışığı yurdumuzu, milletimizi her daim aydınlatmaya devam edecektir. Millet olarak bugün bizlere düşen vazife, şehitlerimizin aziz hatırasını ruh ve gönül dünyamızda yaşatmaktır. Onların uğruna canla verdikleri yüce değerlere sahip çıkmaktır. İhanet içinde olmamaktır. İstiklalimizi korumaktır. İstikbalimiz için çalışmaktır. Gelecek nesillerimizi Çanakkale ruhuyla yetiştirmektir. Her karış toprağı şehit kanıyla sulanmış olan bu toprakları hayırlı hizmetlerle imar ve ihya etmektir.

Millet olarak hepimize düşen, Çanakkale’de sıra dağlar gibi kucak kucağa yatan şehitlerimizin aziz ruhlarındaki muhabbet ve birlikteliği, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle hep birlikte tek vücut yaşamaktır. Kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere; aramıza fitne, fesat ve nifak tohumu ekmeye çalışanlara asla fırsat vermemektir. Bugün de aynı iman, aynı gaye, aynı azim, aynı niyet, aynı duygulara sahip kardeşler topluluğu olarak barışı, huzuru, kardeşliği, adaleti, fazileti yeniden egemen kılmaktır. Unutmayalım ki, millet olarak tarihten ibret alıp Çanakkale ruhunu, birlik, beraberlik ve kardeşlik şuurunu diri tuttuğumuz müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Yeter ki tefrikaya düşmeyelim.

Gelin, hep birlikte Çanakkale’de omuz omuza çarpışan kardeşlerimizin şuurunu yüreklerimizde hissederek, geçmişte olduğu gibi gelecekte de birlikte olmayı dileyerek, Rabbimize bize yüce kitabımız Kuran-ı kerimde öğrettiği şu dua ile yalvaralım:

“Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı afvü mağfiret eyle! Ayaklarımızı yolunda sabit kıl! Kâfirler güruhuna karşı da bize yardım eyle!” Amin!” diye konuştu.

Etkinlik Çanakkale oratoryosu ve okul korosunun Çanakkale türkülerini seslendirmesiyle sona erdi.ZEYNEP KILBAHRİ

 



E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir